-
1 bunun için
1) dafür, dazu\bunun için bana fazla hesap çıkardınız Sie haben mir das zu teuer berechnet\bunun için bir çekice ihtiyacım var ich brauche dazu einen Hammer2) hierfür, hierzu\bunun için bir çekice, onun için de bir penseye ihtiyacım var hierzu [o hierfür] brauche ich einen Hammer und dazu [o dafür] eine Zange3) deswegen\bunun için saç sakal ağartmam ( fam) deswegen lasse ich mir keine grauen Haare wachsen -
2 bunun için
adv. therefore, thus, hence -
3 bunun için
ji bo vê -
4 bunun için
мыщ пае, мыщ фэшIыкIэ -
5 bunun için daha önceden bir tedavi gördünüz mü
Have you previously been treated for itTurkish-English dictionary > bunun için daha önceden bir tedavi gördünüz mü
-
6 bunun için değer biçer misiniz
Could you please give me an appraisal for this -
7 bunun için piliniz var mı
Do you have a battery for this -
8 bunun için sertifika var mı
Is there a certificate for it -
9 bunun için yedek parçanız var mı
Do you have replacement parts for thisTurkish-English dictionary > bunun için yedek parçanız var mı
-
10 sırf bunun için
adv. ipso facto -
11 özellikle bunun için
adv. ad hoc -
12 bunun
bunun davon, dessen;bunun burası letzten Endes, schließlich;bununla beraber (oder birlikte) zusammen damit; trotzdem, trotz allem;bunun için deshalb; dafür;bunun kadar so viel (groß, schnell usw);bunun üzerine daraufhin -
13 için
için11. postp für (A); zu (D); wegen (G); um (G) … willen; über (A), betreffend (A)2. konj weil, da; um … zu; dafür, dass …; Beschwörungen bei (D), zu (D);Beispiele annem için für meine Mutter;benim için für mich; meinetwegen; meines Erachtens;barışçı maksatlar için zu friedlichen Zwecken;bunun için deswegen; dafür; infolgedessen;bir kaç saat için auf einige Stunden (a für …);kara gözler için um der schwarzen Augen willen;kim(in) için für wen?;pratik için der praktischen Arbeit wegen, der Praxis wegen;şaka için zum Scherz, aus Spaß3. konj -mek için: yaşamak için yemeli man muss essen, um zu leben4. -me+Possessiv için: çabuk gitmesi için arabayı verdim ich gab ihm den Wagen, damit er schnell hinkommtiçin2 tief (innerlich);için için (leise) vor sich hin, innerlich; unbemerkt;için için yanmak schwelen, vor sich hin brennen; fig betrübt sein, ohne es zu zeigen -
14 için
1. for: Mazlum sizin için bir hediye getirdi. Mazlum brought you a present. Bunu Şefika için yaptım. I did this for Şefika´s sake. Bu elbise Hamiyet için çok dar. This dress is too small for Hamiyet. Bunun için kaç para verdin? How much money did you pay for this? Sandalı bir saat için kiraladım. I rented the rowboat for an hour. O bizim için konuşur. He´ll speak for us. Sigara içmeyenler için ayrı bir bölüm yok mu? Isn´t there a separate section for nonsmokers? Benim bilet Londra için. My ticket´s for London. Allah aşkı için söyle! For God´s sake tell me! 2. in order to, for the purpose of: Unutmak için içer. He drinks in order to forget. Fadıla´ya o piyanoyu süs olarak kullansın diye değil, çalması için verdi. She gave Fadıla the piano to play, not to use as an ornament. 3. because, on account of, for, owing to: Kar yağdığı için gitmedik. We didn´t go because it was snowing. İşte onun için katılmam. So you see it´s for that reason I won´t join. 4. for, to, in (someone´s) opinion: Onun için çok mühimdi. It was very important to her. 5. about, concerning, with regard to (usually used with demek, düşünmek, or söylemek): Bu sözlük için ne düşünüyorsunuz? What do you think about this dictionary? Raşit için intihar etti diyorlar. They are saying that Raşit committed suicide. II. Sultan Mehmet için Fatih derler. They call Sultan Mehmet II ´´the Conqueror.´´ Nuriye için nasıl böyle bir şey söyleyebildi? How could he have said such a thing about Nuriye? -
15 bunun
род.п. от bubunun arkasından — вслед за э́тим
bununla beraber / birlikte — а) вме́сте с э́тим; б) одна́ко, несмотря́ на э́то
ben söyledim, bununla beraber tekrar söylerim — я уже́ сказа́л, тем не ме́нее, повторю́ ещё раз
bunun için — поэ́тому
-
16 dafür
bunun için -
17 hierfür
bunun için -
18 для
için,diye* * *врзiçin; diyeдля кого́? — kimin / kimler için?
для чего́? — ne için?, niye?
для чте́ния книг, для того́, что́бы чита́ть кни́ги — kitap okumak için
я не для э́того пришёл (сюда́) — bunun için gelmedim
для того́, что́бы ты не опозда́л — geç kalmayasın diye
развлече́ние для ребя́т — çocuklar için bir eğlence
крем для бритья́ — tıraş kremi
корзи́нка для бума́г — kağıt sepeti
очки́ для чте́ния — okuma gözlüğü
щётка для воло́с — saç fırçası
пода́рок для неве́сты — gelin hediyesi
по́чва для соглаше́ния — anlaşma zemini
вре́дный для здоро́вья — sağlığa zararlı
-
19 could you please give me an appraisal for this
bunun için değer biçer misinizEnglish-Turkish dictionary > could you please give me an appraisal for this
-
20 do you have a battery for this
bunun için piliniz var mı
См. также в других словарях:
Deep state — The Deep state (Turkish: derin devlet) is alleged to be a group of influential anti democratic coalitions within the Turkish political system, composed of high level elements within the intelligence services (domestic and foreign), Turkish… … Wikipedia
Armenian Genocide — Armenian civilians are marched to a nearby prison i … Wikipedia
binaenaleyh — zf., Ar. bināˀen + ˁaleyh Bundan dolayı, bundan ötürü, bunun için, bunun üzerine … Çağatay Osmanlı Sözlük
FİTNE-İ ÂHİRZAMAN — Âhirzamandaki fitne. Deccal fitnesi.(Rivayette var ki: Fitne i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz. Bunun için binüçyüz sene zarfında emr i Peygamberîyle bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azâb ı kabirden sonra $ vird i … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÂHİRZAMAN — Dünyanın son zamanı ve son devresi. Dünya hayatının kıyamete yakın son devresi. (Rivayette var ki : Fitne i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz. Bunun için, binüçyüz sene zarfında emr i Peygamberiyle bütün ümmet o fitneden … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
dokuma — is. 1) Dokumak işi, mensucat, tekstil Halı dokuma sanatı. Dokuma sanayisi. 2) Minder örtüsü, yatak kılıfı vb. için kullanılan ve boyalı pamuk ipliğinden dokunan bez 3) sf. Kumaş olabilen, kumaş yapılabilen 4) sf. Tezgâhta dokunarak elde edilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahsus — 1. sf., esk., Ar. maḥsūs 1) Duyulan, anlaşılan, hissedilen 2) Belli, ortada, aşikâr 2. sf., Ar. maḫṣūṣ 1) Özgü Her sanata mahsus aletler vardır. Bize de böyle bir şeyler lazım... H. R. Gürpınar 2) Biri veya bir şey için ayrılmış, münhasır Vatan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
öndelik — is., ği Yapılacak bir hizmet veya satın alınacak bir mal için anlaşmaya göre önceden ödenen miktar, avans Üstelik Dostoyevski bunun için 4500 ruble öndelik almış ama romanı yayıncıya göndereceği gün yazdıklarını beğenmeyerek yırtmıştır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
zahmete girmek (veya katlanmak) — Zahmet etmek Bunun için büyük zahmetlere girmeye gerek yoktur. S. Birsel Benim için yine yorulacaksınız, zahmete katlanacaksınız, dedi. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
FELİHAZA — (Fe li zâlik) Bunun için, şunun için, imdi (mânasında … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZEKÂT — Nisab miktarı mala, paraya sahib olan Müslümanın kırkta birini fakirlere sadaka vermesi ve bu verilen sadaka. Ziyadeleşme, artma. * Temizlik. Taharet. (Bak: Sadaka, Nisab).( $ Bu kelâmın mâkabliyle nazmını icab ettiren münasebet ise: Namaz $ Yani … Yeni Lügat Türkçe Sözlük